Pazar, Kasım 19, 2017

O kadar dili nasil ögrendim?

Insanlarla karsilasip, tanisinca bana yöneltilen sorularin basinda o kadar dili nasil ögrendigim yer aliyor. (Türkce, Almanca, Inglizce, Fransizca, Latince, Ispanyolca, Italyanca, Portekizce ve Yunanca'dan bahsediyoruz)

Öncelikle bir yabanci diller ve edebiyati bölümü mezunu ve ögretmeni olarak belirtmeli ki, günümüzde cok dillilik artik öyle nadir rastlanan bir durum degil. En azindan Avrupa'da bu böyle. Genelde Amerika'da ve Türkiye'de bu kadar farkli dil bilmek büyük bir anormallik gibi karsilanirken, Avrupa'da bu artik neredeyse olagan bir durum.

Benim elbette ki, ana dilim Türkce. Almanya'ya gelene kadar yani 1995 yilina kadar sadece Türkce konustum, yazdim, bildim.

1995 yilinda Almanya'ya gelisimiz sanirim dil anlaminda ve daha sonra yabanci diller kariyeri secmem yönünde benim icin kuskusuz bir dönem noktasiydi.  Almanya'ya gelecegimiz belli olur olmaz babam beni Konya'da Tömer dil kursuna yazdirmisti. Iki üc ay da gitse, iki üc kelime de ögrense kardir hesabi.

Dil kursu benim icin genelde sIkIcI geciyordu. En kücük katilimci bendim (11 yasindaydim) ve diger tüm ögrenciler ya üniversite ögrencisiydi, ya da en az 30 - 40 yaslarinda insanlardi. Ilk almanca ögretmenim Ahmet Dalgicoglu süphesiz ki dersini güzelce anlatip herseyi aciklasa da ben der die das, Akkusativ Dativ'ler icinde kendimi kaybolmus hissediyordum.

Sonuc olarak Almanya'ya geldik, ve ben hic bir sey ögrenmemis oldugumu düsünürken, aslinda az da olsa birseyler ögrenmisim Almanca sinifinda. Anneli Harling benim Almanca ögrenmemde en büyük emegi gecen insandir. Kendisi o zaman 40larindaydi, bundan 22 yil önce ve Almanca ögretmeni ve pedagogtu ayni zamanda. Onunla hafta 3 saat olmak üzere özel Almanca derslerine basladik.

Bu arada ben Gymnasium 5. sinifa yazildim ve okula basladim bile. Aslinda Türkiye'de ilkokulu yani o zamanlar sadece 5 yil olan okulu bitirmistim, yani 6. sinifa gitmem gerekiyordu, ancak Gymnasium'un yani Alman lisesinin müdürü benim 5. sinifi tekrar etmemde fayda oldugunu üsteledi. Ne Inglizce ne de Almanca biliyordum cünkü. Kabul ettik ve 5. sinifa sinifta kalmamis olmama ragmen Almanca bilmememden dolayi tekrar gitmistim.

O zamanlar bu bir yilin cok büyük bir kayip oldugunu düsünsem de, bugün geriye bakinca dogru adimi atmis oldugumuzu görüyorum.

8 ay icerisinde, Anneli'nin de destegiyle Almanca ögrendim. Konusuyor, yaziyor, anliyor, tercüme edebiliyordum bir cok seyi artik. Ama bu 8 ay boyunca cok ama cok calismistim. Burcum koc burcu oldugundan mi bilmiyorum ama acayip hirsliyimdir. Kafama birseyi koyduysam mutlaka yaparim.

Yavas yavas bütün derslere, yazililara katilip diger cocuklar gibi notlar almaya baslamistim. Ve bu ilk yilimda fark etmistim ki, ben yabanci dilleri seviyordum ve bana garip bir sekilde ögrenmek zor gelmiyor aksine hosuma gidiyordu.

5. sinifta ayni zamanda Inglizce egitimi de vardi okulda. Onda da bana en cok babam yardimci olurdu. Anneli'yle Almanca babamla Inglizce calisirdik okuldan sonra.
Özellikle Inglizce'de kisa sürede sinifin en iyisi olmustum, ögretmen bana fazladan alistirmalar verir olmustu.

7. sinifta Fransizca da eklendi. Herr Apweiler adinda harika bir ögretmenimiz vardi. Kendisi 7 dil biliyordu ve ben onu bu konuda kendime cok örnek aliyordum. Fransizca'nin yazilisi ve okunusu gece ve gündüz misali bambaska olsa da, bu dil de benim cok hosuma gitmisti.

9.sinifta Latince dersini sectim. Diger alternatif Informatik yani bilesim teknolojisiydi. Yani benim icin karar oldukca kolaydi aslinda. Sayilarla aram hic iyi olmadi, ben hep kelimeleri, dilleri sevdim. Latince ölü bir dil olmasina ragmen, Almanya'da özellikle Gymnasium'larda elit bir ders olarak cocuklara sunulmaktadir. Bugün Roma Imparatorlugu'ndan kalma cogu eserin üzerindeki yazilar Latincedir. Bunun disinda bir de bir tek Vatikan'da Papa ve kardinaller tarafindan kullaniliyor olsa da Almanya'da yine de hümanist bir egitim cercevesinde degeri büyük.
Herr Kling - bu güne kadar gördügüm en iyi ögretmenlerden biriydi - bana Latince'yi cok sevdirdi.

Bu arada Romen dillerinde isin kilit noktasi Latince. Latince biliyorsaniz Ispanyolca, Italyanca, Romence ya da Portekizce ögrenmeniz cok daha kolaylasiyor.

11. sinifta da Ispanyolca eklendi repartuara. Dedigim gibi Latince ve Fransizca bildigim icin Ispanyolca hic zor gelmedi bana. Hatta tinisi ve kelime zenginligiyle en sevdigim dillerin basinda geliyor.

Üniversitede Inglizce, Ispanyolca ve Fransizca dili ve edebiyati bölümünü secmem bu nedenle hic de sasirtici olmadi sanirim. Basindan beri dillerle ilgili bir sey okumak istedigimi cok iyi biliyordum.

Üniversite egitimim boyunca da farkli diller ögrenmeye devam ettim. RWTH Aachen Sprachenzentrum 'da, yani Aachen Üniversitesi Dil Merkezi'nde Italyanca, Yunanca ve Portekizce kurslarina da katildim.

Italyancam B2, Portekizcem A2 ve Yunancam A1 seviyesinde.

Elbetteki bildigim bütün dilleri ayni derecede iyi bilmiyorum. Bu zaten onlar icin sarf ettigim yillarin sayisina orantili olarak imkansiz.

Ama uzun lafin kisasi su ki: ne ben bir dahiyim, ne de bu isin bir sirri var. Sadece ihtiyaciniz olan sey sunlar: disiplinli calisma (yilmadan, usanmadan kelime ögrenme, ezberleme), merak ve ilgi. Bu ücü olmadan yabanci dil ögrenmek cok cok zor.

Bu arada elbette ögretmenlerim yönünden cok sansliydim, kendileri de ögrettikleri dili seven, severek ögreten egitmenlere denk geldim hep. Onlarin motivasyonu bana motivasyon oldu.

Ama iyi ki sevmisim ki bu kadar, bugün kendim de böyle motive bir Inglizce, Ispanyolca, Fransizca ve Almanca dili ve edebiyati ögretmeniyim.






2 yorum:

  1. Gökçe Yeğin, her şeyi çok iyi açıkladı. Gökçe ve Koç.@ This is essential:goodwill,correctness,hard work,knowledge and respect.

    YanıtlaSil
  2. Gerçekten çok etkileyici bir yazı olmuş gökçecim. Yazından anlatım dilinden etkilenmemek elde degil. Başarıların daim olsun ve öğretmenler günün kutlu olsun gökçecim. umarim kızım da senin gibi kendine guvenen, kendini seven, insanlara ve hayvanlara deger veren guzel bir insan olur

    YanıtlaSil